Tuz Tüketimine Neden Dikkat Etmeliyiz?
Tuz geçmişten günümüze nerdeyse ilk çağlardan beri gıdanın lezzetini ve dayanıklılığını artırmak için kullanılmaktadır. Yapısında sodyum ve klor bulunmaktadır. Yapısında bulunan sodyum ile vücutta sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanmasında ve kan basıncının düzenlenmesinde önemli rol oynayan tuz, fazla tüketildiğinde başta kalp hastalıkları olmak üzere pek çok önemli rahatsızlığa kapı açmaktadır.
Günümüzde Dünya Sağlık örgütünün belirlediği (WHO) tüketilmesi gereken tuz miktarını 5 gr olarak belirlesede bir çok ülke gibi Türkiye’de de tüketilen günlük tuz miktarı 15 gr ‘ a kadar çıkmıştır. Tuz tüketiminin bu denli artmasının sebebi sadece yemeklere ek olarak katılmasının haricinde tüketilen hazır gıdaların içersinde bulunan tuz miktarıdır Genel olarak evlerimizde sürekli tükettiğimiz ekmek içerisinde bile bulunan tuz miktarı 1.5 – 2gr ‘ a kadar ulaşmaktadır. Tuz tüketimi bir çok hastalığı etkilemektedir fakat direk etki gösterdiği iki çeşit hastalık söyleyebiliriz. Bunlardan biri herkes tarafından bilinen kalp ve damar hastalıklarıdır. Bir diğeri ise kronik böbrek yetmezliği olarak örnek verilebilir. Kronik böbrek yetmezliğinde sadece tuz tüketimi değil bir çok mineral içeren ürünlerin kısıtlanması gerekmektedir. Bunun sebebi böbrek iş yükünü hafifletip,atık madde sayısını azaltmaktır. Bizim ise daha çok beslenme ile engelleyebileceğimiz rahatsızlık ise kalp ve damar hastalıklarıdır.
Tuz, gerek tat olarak gerekse coğrafik alışkanlık olarak tamamen vazgeçemeyeceğimiz bir besindir. Bizler ise tuz tüketimini tamamen bitiremiyor isek, en azından minumum miktara indirebiliriz. Yemeklerin suları tüketmeden sadece tanelerini yemeliz. Salamura olan yaprak vs gibi sebze yemeklerine çok fazla tüketilmemesi gerekmektedir. Ayrıca sofralarımızda sürekli bulunan turşu sularını tüketmeden belirli ölçüce yiyerek tuz tüketimini oldukça azaltmak mümkündür.
